Halid Meşal ile röportaj

Aralık 11, 2006

Ahmet Varol, HAMAS’ın Siyasi Birim Başkanı Halid Meş’al’le birlikte
 
Halid Meşal, HAMAS’ın diğer üç siyasi lideriyle birlikte Ürdün krallığı tarafından sürgün edildiği sırada. Soldan sağa: Halid Meşal, HAMAS’ın eski Siyasi Birimi başkanı Dr. Musa Ebu Merzuk, HAMAS’ın resmi sözcüsü İbrahim Goşe, HAMAS’ın eski Ürdün resmi temsilcisi Muhammed Nezzal
 
HAMAS hareketi de dahil olmak üzere Filistin direnişi son aylarda çok şey kaybetti. Evet kaybetti. Önemli birçok öncüsünü kaybetti, gerek suikast sonucu, gerekse tutuklamalarla kadrosundan ve mücahitlerinden birçoğunu yitirdi. Direnişe karşı abluka ve baskı arttı. Filistin toprakları üzerinde güvenlik engelleri çoğaltıldı. Çalışma tercihleri eskiye nazaran çok zorlaştı. Bütün bunlar doğrudur. Fakat bu, Filistin direnişini ortadan kaldırmaz. Düşmanın uygulamaları direnişin önündeki engelleri artırmıştır. Fakat direniş bitmeyecektir.

Yazının devamını oku »


Filistin toprakları İslam’ın kutsal topraklarındandır

Kasım 30, 2006

Filistin meselesinin İslam ümmeti açısından önemi hakkında bilgi verir misiniz?

Öncelikle şunu belirtelim ki, Filistin davası zatı itibariyle İslamidir ve bu davanın birtakım İslami temelleri bulunmaktadır. Bu itibarla “Ben Müslümanım” diyen herkesin bu davaya sahip çıkması gerekir. Fiili olarak bu davaya yön veren oluşumlar hakkında endişeleri olanlar bu oluşumları İslami ölçülerin ve Filistin davasının dayandığı İslami temellerin ışığında sorgulayabilirler. Ama Filistin davasına sahip çıkmamaya bu tür endişeleri gerekçe göstermenin izah edilecek bir yanı yoktur. Ayrıca bugün Filistin davasına fiilen sahip çıkan oluşumları sorgulayanların da kendi çıkar hesaplarını değil İslami değerleri ve ölçüleri öne çıkarmaları gerekir.

Yazının devamını oku »


“İftara Beni Bekleme Anne!” / Mirfat Mes’ud

Kasım 13, 2006

“İftara Beni Bekleme Anne!”

Onlar Allah’a Verdikleri Sözlerine Sadık Kaldılar

“Mü’minlerden öyle adamlar vardır ki, Allah’a verdikleri söze sadık kaldılar. Onlardan kimi (Allah yolunda şehit edilerek) adağını yerine getirdi, kimi de (şehit olmayı) beklemektedir. (Ahitlerinde) hiçbir değişiklik yapmamışlardır.” (Ahzâb, 33/23)

Müslim, Tirmizi ve daha başkalarının Enes ibnu Malik (r.a.)`ten rivayet ettiklerine göre, Enes ibnu Malik (r.a.)`in amcası Enes ibnu Nadr (r.a.) Bedir savaşında bulunamayınca: “Resulullah (a.s.)`ın girdiği ilk çarpışmada bulunamadım. Eğer Allah bana Resulullah (a.s.) ile birlikte bir çarpışmaya katılmak nasib ederse, mutlaka nasıl (kahramanca) hareket edeceğimi görecektir” dedi. Bu kişi Uhud savaşında şehid edildi. Bu savaşta öldürülünceye kadar kahramanca savaştı. Bedeninde kimi gürz, kimi kılıç kimi de ok yarası olmak üzere seksen küsur yara görüldü. Bu ayeti kerime de onun hakkında indirildi.

Kendilerinden sonra gelen nesillere örnek olan sahabe nesli vahiyle teyit edilen uygulamalarıyla da kendilerinden sonra gelenlere öncülük etmiştir. Sahabeden Enes ibnu Nadr (r.a.) gibi örnek kahramanlıklar gösteren pek çok değerli insan çıkmıştır. Onların hepsi Allah’a verdikleri sözlerine sadık kalmakla Kur’an-ı Kerim’in övgüsüne mazhar olmuşlardır. Çünkü yukarıda mealini verdiğimiz âyeti kerimenin sebebi nüzûlu mahiyeti taşıyan özel bir durum söz konusu olsa da âyetin anlamı geneldir. Aynı yoldan giden, aynı şekilde Allah’a verdikleri sözlerine sâdık kalan tüm iman sahipleri için geçerlidir.

Filistin’in Hanımları Filistin’e Bigane Kalan Erkekleri Utandırmadı mı?

Filistin, ümmetin birlikte sahip çıkması gereken bir mübarek belde. Tarih boyunca tevhid mücadelesinin en önemli merkezlerinden biri olmuş. Kur’an-ı Kerim’de kendilerinden söz edilen peygamberlerin hemen hepsinin hayatında özel bir yeri olan Filistin, Hz. Ömer (r.a.) tarafından fethedildikten sonra kıyamete kadar gelecek Müslüman nesillere emanet edilmiştir. Yazının devamını oku »


Filistin Davası’nın El Kitabı

Ekim 31, 2006

FİLİSTİN HAKKINDA YANILGILAR

 

Karanlığa sövme bir mum yak!

Filistinli hem silahların, füzelerin hem de iftiraların hedefi oldu. Aslında her ikisi de aynı merkezden ateşlendi. Ama insanlar tarihi çarpıtarak, gerçekleri ters yüz ederek iftira kampanyası yürütenlerin kimler olduğunu tam kestirmeden Filistinlileri hedef alan antipropagandadan etkilendi ve bunu Filistin davasına bigane kalmanın, orada icra edilen vahşete göz yummanın gerekçesi olarak kullandılar. Hatta bir çokları daha ileri giderek ” yaptıklarının cezasını çekiyorlar” dediler. Bunu söyleyenlere, neye dayandıklarını sorsanız size verecekleri bir cevaplarının olmadığını görürsünüz. Oysa tutarlı bir bilgiye sahip olmaksızın mazlum ve mağdur bir halkı mahkum etmektense bilgilenip de konuşmak insan ahlak ve haysiyetine daha uygundur.

*Filistin neresidir?

*Filistinliler Osmanlıya ihanet ettiler mi?

*Yahudi göçmenlere kimler toprak sattı ve Filistin direnişinin bu konudaki tutumu ne oldu?

*Filistinliler şehadet eylemlerine neden ihtiyaç duyuyorlar ve bunlar birer “İntihar saldırısı” mıdır?

*Neden “Siviller” öldürülüyor ve siviller kimlerdir?

*HAMAS’ın kökü nereye dayanıyor?
Yazının devamını oku »


Siyonizm Karşısında Gevşememek

Ekim 18, 2006

Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurur:

“Şüphesiz Allah size pek çok yerde ve Huneyn gününde yardım etti. O gün çokluğunuz sizi böbürlendirmiş, ancak bunun size bir yararı olmamıştı ve bütün genişliğine rağmen yeryüzü size dar gelmişti. Sonra da bozularak arkanızı dönüp çekilmiştiniz. Sonra Allah, Peygamber’ine ve mü’minlere güven duygusu (sekinet) verdi, sizin görmediğiniz askerler indirdi ve inkâr edenleri azaplandırdı. Kâfirlerin cezası işte budur.” (Tevbe, 9/25-26)

Beyhaki`nin Delâil`de Rebi` ibnu Enes`ten rivayet ettiğine göre Resûlullah (a.s.), Mekke`nin fethinden sonra Havazin ve Sakif kabileleriyle çarpışmak üzere on iki bin askerle Taif tarafındaki Huneyn vadisine geçti. Bu karşılaşmada müşriklerin sadece dört bin adamları vardı. Bunu gören bir Müslüman (veya bazı Müslümanlar): “Bu kadar az bir topluluk karşısında yenilgiye uğramayız” dedi(ler). Bu tür konuşmalar Resûlullah (a.s.)`ın hoşuna gitmedi. Daha sonra iki ordu karşılaşınca ilk etapta Müslümanlar şiddetli bir saldırıda bulundular ve müşrikler kaçmaya başladılar. Ancak daha sonra müşrikler yeniden toparlanarak Müslümanların üzerlerine saldırdılar ve bu kez Müslümanlar dağıldı. Daha sonra Yüce Allah`ın yardımıyla Müslümanlar yeniden toparlandılar ve müşrikleri yenilgiye uğrattılar. Burada anlatılmak istenen başarının sayı çokluğuna değil Yüce Allah`ın yardımına bağlı olduğudur..
Yazının devamını oku »


Filistin’deki Gelişmeler

Eylül 21, 2006

 Siyonist devlet Lübnan’da ağır darbe yedikten sonra Filistin’deki insanlık dışı saldırılarını yeniden şiddetlendirdi. Türkiye-Filistin Dostluk Grubu başkanı Sayın Hüseyin Tanrıverdi’nin yaptığı son açıklama ve verdiği bilgiler de bu gerçeği ortaya koyması açısından önemliydi. Şu var ki Lübnan savaşı esnasında Filistin’deki gelişmeler doğal olarak gölgede kaldı. Bu durum hâlen belli bir ölçüde devam etmekte ve Filistin’le ilgili bazı önemli gelişmeler dikkatlerden kaçmaktadır.

Bu sıralarda bir ulusal ittifak hükümeti oluşturulması çabaları var. Bu çabaların amacı Filistinlileri zorlayan sorunların en azından bazılarının çözümü için formüller üretmektir. Fakat siyonist devlet ve onun arkasında duran Amerikan emperyalizmi kesinlikle içinde İslâmî hareketin olacağı bir çözüm uygulamasına imkân verilmesini istemiyor. Bu yüzden bir ulusal ittifak hükümeti oluşturulmasını değil İslâmî hareketin tamamen devre dışı bırakılacağı, dolayısıyla halk iradesinin yansıtılmayacağı bir yönetim tarzına geçilmesini istiyorlar. Biz bunu tahminlerimize dayanarak söylemiyoruz. Özerk yönetim başkanı Mahmud Abbas’a son ABD gezisi esnasında telkin edilenler hakkında Arap medyasına yansıyan haberler emperyalizmin Filistin’le ilgili niyetlerini ortaya koymaktadır.. Yazının devamını oku »